Diğer bir kanıt da heykelin etrafındaki bazı kayaların yerinden sökülmüş olduğu gerçeğiydi. Ve Kyoko neredeydi? Bu düşünce Kamuinin, tam olarak ne olduğunu merak etmesine neden oldu Kyoko da mı zarar görmüştü? Henüz geri dönmemişti ve endişelenmeye başlıyordu. Kaenin hala dışarıyı aradığını bilerek içini çekti.
Kyoko barakanın kapısını açarak neşeli bir sesle, merhaba, evde kimse var mı? diye sordu. Hemen Sukinin ne kadar endişeli olduğunu gördü. Çantasını kapıda sırtından çıkararak ona doğru koştu. Sorun ne? Ne oldu?, arkadaşının yanına, yere çöktü, çünkü Suki hiç ağlamamıştı kızlara özgü bu hareket için fazla sertti.
Suki burnunu çekti ve elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. Dudakları aralanıp konuşmaya çalıştı, ah, Kyoko. Ondan uzaklaşıp, korkularını arkadaşına söyleyemeyerek tekrar hıçkırmaya başladı.
Sennin kızına bakarak elini Kyokonun omzuna koyup alçak bir sesle konuştu, Kyoko, seninle dışarıda konuşabilir miyiz?
Kyoko gözlerini Senninden tekrar Sukiye çevirip yavaşça ayağa kalktı. Kyoko endişeli bir şekilde bir şeyler ciddi anlamda ters gidiyor olmalı, diye düşündü. Toyaya kötü bir şey mi olmuştu, yoksa Sukinin erkek kardeşi Hikarunun ortadan kaybolmasıyla ilgili bir haber mi vardı? omurgasından çok kötü bir duygunun geçtiğini hissetti.
Sennin takip ederek dışarı çıktı. Ne var Sennin? Ne oldu? Kyoko bir an bile Shinbe için endişelendiklerini düşünmemişti. Toyanın, onu nerede bulabileklerini onlara söyleyeceğini düşünmüştü.
Sennin, yürek parçalayıcı başka bir sahne ile karşılaşacağını düşünerek arkasını döndü. Bu onun için çok fazlaydı. Toyanın Shinbeyi öldürmüş olabileceğini öğrenmek Kyokonun kalbini kıracaktı. Ona yalnızca korkularını anlatmaya karar verdi.
Kyoko, Toyanın Shinbeye zarar verdiğini düşünüyoruz ve her ikisini de bulamıyoruz, sesi normalden de yaşlı çıkıyor ve üzüntü ve yenilginin dokunuşunu barındırıyordu. Genç arkadaşının birazdan atacağı acı dolu çığlıkları duymayı bekledi. Duyamayınca dönüp Kyokonun barakaya geri gittiğini gördü.
Kyoko yere, Sukinin yanına oturup kollarını arkadaşına doladı, geçti Suki. Shinbe iyi. Arkadaşını sarstı, her nasılsa Toya ile beraber zamanın kalbinden geçti. Yaralı ama iyi olacak.
Sukinin nefesi bir an için kesildi, sonra bir solumayla gözlerindeki yaşları silip Kyokoya baktı. Shinbe ölmedi mi? diyerek Kyokoya bakmaya devam etti.
Kyoko kaşlarını çattı, hayır, birçok yarası var ama ölmedi. İyileştiğini size söylemek için geri döndüm. Sessizce Toyanın neden olanları onlara anlatmadığını düşündü.
Kamui, Kyokonun söylediklerini dinleyip şaşkına döndü. Şimdi neden Shinbeyi hissedemediğini biliyordu bu dünyada bile değildi. Kaeni bulmak için barakadan ayrıldı, böylece araştırmayı bırakabilirlerdi. Diğer kardeşleri Kotaro ve Kyounun da ortaya çıkıp olan biteni bir şekilde düzeltmesi için ona yardım etmelerini diledi. Düşünceleri tekrar Kyokoya kaydı.
Kamui, ona değil, yalnızca birbirlerine zarar verdikleri sürece, diye fısıldadı, ama göğsündeki baskı geçmemişti. Eğer mecbur kalırsa onu canı pahasına korurdu.
Suki ayağa kalktı. O, o bütün gece seninle miydi Kyoko? Toyayı gördük, elinde, elinde kan vardı, kekeleyerek durdu, içinde öfke büyüyerek, bunu vir sır olarak sakladığı için Kyokoya yöneliyordu.
Kyoko ayağa kalktı, her neyse, Toya nerede? Ellerim ona ulaştığında onu Suki cümlenin ortasında sözünü kesti.
Bütün bu zaman boyunca seninle miydi? Shinbe senin zamanında seninle miydi? Sukinin sesinde suçlama seziliyordu ve Kyoko buna şaşırmıştı. Gelip bize söylemek için bu kadar uzun süre bekledin. Onun için endişeleneceğimizi düşünmedin mi?
Kyoko başını salladı, üzgünüm, Suki. Onun iyileştiğini görene kadar onu Sukinin yüzünün kızardığını hissetti ve geri çekildi.
Bütün gece? Sabahın büyük bir kısmında ölmüş veya yaralı bir halde biryerlerde yatıyor olabilceceğini düşünerek onu aradık! Şimdi mutlu bir şekilde gelip onun seninle olduğunu söylüyorsun! parmağını suçlarcasına arkadaşına uzattı. Daha önce gelmeliydin. Sen bir hıçkırık koyuverdi, Shinbenin hayatta olduğunu öğrenerek rahatlamıştı.
Kyoko, onu rahatlatmak için kolunu kıza doladı. Üzgünüm Suki. Düşünemedim. Yaraları çok kötüydü. Uyanıncaya kadar yanından ayrılmaktan korktum. Onu kaybetmekten çok korktum.
Suki Kyokodan uzaklaştı, sözleri karşısında öfkesi tekrar kabarmıştı. Sen mi onu kaybedecektin? gözlerini kırpıştırıp yaşları engellerken Kyokoya baktı. Ne hakkında kavga ediyorlardı Kyoko? Senin yüzünden mi kavga ediyorlardı?
Kyoko bu soruyla irkildi. Nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Sukiye Shinbeyi öptüğünü ve Toyanın onları gördüğünü söyleyemezdi. O Suki idi, gizliden gizliye Shinbeye aşık olan arkadaşıydı. Suç bedenini sardı. Arkadaşına ihanet mi ediyordu? Aniden çok ilginç bulduğu ahşap zemine baktı.
Shinbeye aşık değildi, ama Tanrım, ne düşünüyorum? Ellerini yumruk yapıp, onu gerçekten seven kişi hemen önünde dururken Shinbe hakkında böyle şeyler düşündüğü için kendi kendine öfkelendi. Sukinin gerçekten nasıl hissettiğini öğrenmesi gerekiyordu.
İki koruyucunun neden kavga ettiği konusundan kaçmayı düşünmeden, Suki, Shinbeye aşık mısın? diye çabucak sordu.
Suki, soru karşısında yanakları kızararak arkasını döndü. Ona aşık mıydı? Merak etti. Evet ona karşı beslediği duygular vardı. Ama Kyokonun kastettiği biçimde aşık mıydı? Kafasını salladı. Asla bir erkeği sevmeyecekti. Özellikle de Shinbeyi. Bu düşünülemezdi. Eğer Hyakuheiyi öldürüp Shinbenin lanetini yok edebilirlerse onu sevebilirdi. Ama hayır ona öylece aşık olamazdı. Daha fazla kalp ağrısını kaldıramazdı.
Kendi duygularıyla kafası karışmış biçimde Kyokoya döndü, sorudan kaçıyorsun Kyoko! Senin yüzünden mi kavga ediyorlardı diye sordum? Şimdi kendisi sorudan kaçınıyordu, ama dürüstçe cevap vermek veya düşünmek istemediği bir soruydu.
Kyoko içini çekip omuzlarını silkti, bilmiyorum. Toya size ne olduğunu söylemedi mi? Neden orada olmadığını merak ederek kapıya doğru bir bakış attı. Ayrıca Toya nerede? O iyi mi? Kyoko, Toyanın yokluğunun ne olduğunu öğrenmelerini engelleyen şey olduğunu fark ederek ürperdi.
Suki patladı, ne?!! Toya biz onu bulduktan sonra gitti. Pençeleri kan içindeydi Kyoko! O Sennin barakaya girince Sukinin sözü yarım kaldı.
Bağırmayı kesecek misin Suki? şilteye oturup bir çubuk alarak önündeki ateşi karıştırdı. Kyoko, gel otur. Ve bize bildiklerini anlat.
Kyoko Sukiye baktı. Arkadaşının kendisine karşı öfkeli olması hoşuna gitmiyordu. Neden böyle aniden birbirleriyle kavga etmeye başlamışlardı? Birbirlerinden hiç ayrılmamış ve hep birbirlerini savunmuşlardı bir şeyler yolunda gitmiyordu. Oturdu ve onlara kaplıcada olanlardan başlayıp Shinbenin kendi zamanında ortaya çıkışına kadar olanları anlatmaya başladı.
Tabii ki öpücükten bahsetmedi, yalnızca iç çamaşırlarıyla olduğu için Toyanın öfkelendiğini söyledi.
Evet, aslında hepsi bu. Nihayet ben buraya gelmeden hemen önce uyandı. Gerçekten kötü bir durumda olsa da. Ellerine bakarak başını salladı. Büyükbaba, ayağa kalkıp tekrar hareket etmeye başlamasının en azından birkaç gün süreceğini söylüyor.
Suki aniden başını kaldırdı, ne? Senin zamanında kalamaz! Tuhaf hissederek gözlerini hemen indirdi. Bu kıskançlık aniden nereden çıkmıştı?
Sennin elini Sukinin koluna koydu, sakin ol, eğer hala yaralıysa geri gelmek için yola çıkmasını istemezdin.
Suki içini çekti, ama bu çok uzun bir süre. Ona burada da aynı şekilde bakabiliriz. Grubun dağıldığını düşünmek hoşuna gitmemişti.
Sennin kıkırdadı, evet, ama onu buraya getirmemiz için zamanın kalbinden geçmesi gerekiyor. İzni olmayan bir şeyi yapmanın baskısı yaralarına fazla gelebilir.
Kyoko ayağa kalktı, gerçekten gitmekten nefret ediyorum ama yalnızca onun iyi olduğunu söylemek için geldim. Büyükbaba ve Tama onu deliye döndürmeden önce gitsem iyi olur. Çantasını yerden aldı ve Kamui barakaya geri gelip gözleri birbirine kenetlendiğinde gergince gülümsedi.
Kamui, Kyokoyu kendisine çekip sımsıkı kucaklamaktan kendini alamadı. Toyanın Shinbeye ciddi bir zarar vermediğini bildiğinden çok daha iyi hissediyordu. Kyoko geri dönmediğinde en kötüsünü düşünmüştü.
Çok renkli gözleri sevgiyle parıldarken Bu tarafta gözlerimi üzerlerinde tutacağım. Sen git Shinbeyi geri getir diyerek gülümsedi. Kendisinin de Suki gibi ona kızgın olmadığını bilmesini istemişti.
Kyoko ona bir kutu çikolata verirken gülümsedi, hepsini hızlı bir şekilde hemencecik yeme. Karnının ağrımasını istemiyorum. Elini, saçlarındaki ipeksi mor gölgelerden geçirdi ve o da onu kucakladı. İçlerinden biri kendisinden bunu esirgemediği için müteşekkirdi. Kamui her zaman en yumuşak kalplileri olmuştu.
Sukinin duyamayacağı kadar yaklaşarak kulağına fısıldadı, eğer Toya geri gelirse, kendisine onu görmem gerektiğini söyle.
Kamui başıyla onayladı.
Suki, Kyokoya arkasını dönerek oturdu. Shinbeye bir an önce iyileşse iyi olacağını söyle. Burnunu çekti ve Kyoko gerçekten suçlu hissetti. Kamuinin gitmesine izin verip Sukiyi tekrar rahatsız etmek istemeyerek diğerleri için getirdiği şeyleri kapının yanına bıraktı. Araç gereç ve eşyaları daha sonra bulacağını biliyordu. Vedalaştı ve Toyanın nerede olduğunu merak ederek tek başına heykele doğru yürüdü.
*****
Zaman kapısının diğer tarafında Shinbe, büyükbabanın mantıksız konuşmalarını kendi düşüncelerinde boğmayı deneyerek gözleri kapalı bir şekilde yatakta uzanıyordu. Kyoko ne zaman kendisini kurtarmaya gelecekti?, zihninden deli bir adam gibi güldü. Evet, şu anda onu kurtarabilecek tek kişi o idi.
Yaralıyken bile onu düşünmekten kendisini alamıyordu. Bu, tanrının ona günahlarının bedelini ödetme şekli olmalıydı. Eğer Toya bütün gerçeği bilseydi şu anda nefes almıyor olacağının tamamen farkındaydı.
Tam olarak düşünmelerini istediği şey bu olduğu için her zaman, Toya da dahil herkes onun Sukiyi istediğini düşünmüştü. Sukinin romantizmle işi olmazdı, bu da kızı bilmeden yalanının büyük bir kısmına dahil olurken güvende tutuyordu. Kyokonun kollarındaki görüntüsü aklında canlanırken uykuya geri döndü.
*****
Kyoko, karışık duygularla yavaş yavaş heykele doğru yürüdü. Toya neden kaçmıştı? Ve şimdi diğerlerini uzun süre endişeli bir şekilde beklettiği için kendisini bencil hissediyordu. Toyanın onlara neler olduğunu anlatacağını düşünmüştü. Bütün her şey kontrolden çıkmaya başlıyordu. Hala parçalanmış tılsımı bulmaları gerekiyordu ve Hyakuhei bir yerlerde muhtemelen hepsini öldürmek için plan yapıyordu. Şu anda tüm çete dağılıyor gibiydi.
Toya, heykele doğru giden Kyokoyu izledi. Geldiğinde kokusunu almıştı ve Shinbenin yanında olmadığını fark edince onu aramaya çıktı. Demek ametist koruyucu hala Kyokonun zamanındaydı ve şu anda o da oraya geri dönüyor gibi görünüyordu.
Toya döndüğünden beri, çok uzakta olmayan bir mağarada kalıyordu. Shinbe ile yaptığı kavga yüzünden üzgün değildi, ama yine de ona bu kadar zarar vermek istememişti. Fakat Kyoko buna inanır mıydı? Altın rengi gözbebekleri karanlık ağaç tepelerinden onu izledi. Shinbenin yanına dönmeden önce onunla konuşması gerektiğini biliyordu.
Kyoko zamanın kalbine geldiğini anlayarak başını kaldırıp baktı. Daha önce dikkat bile etmediği düşüncelerde kaybolmuştu. İçini çekip cesaret toplayarak çenesini kaldırdı geri döndüğünde Shinbe ile konuşması gerektiğine karar verdi.
Gözünün kenarıyla bir hareket gördüğünde yarı yolda durdu. Göz açıp kapayana kadar Toya heykelle arasında dikiliyordu. Gözlerinin üzerine kalkan gibi düşmüş olan düzensiz kaküllerinin arasından rahatsız edici gözlerle ona bakarken hızlı inişi yüzünden saçları ve kıyafetleri hala dalgalanıyordu.
Neden en tuhaf şeyleri yaptığında kız, adeta bedeninin içinden geçen bir elektrik dalgası şokuyla yanıyordu. Bir avuç dolusu kelebek çiftleşme çılgınlığıyla midesinde uçuşuyordu. Suçluluktan öfkeye hatta bunalım belirtilerine kadar her türlü duyguyu görebiliyordu.
Nihayet, kendi kulağına bile korkmuş gelse de sesini toparlayarak konuştu, Ben To ya? Yüzü ortaya çıkıp bakışları kendisininkilere kenetlenince gözleri büyüdü. Kyoko bir adım gerilemek istememişti ama bunu düşünmeden yaptı. Geri çekildiğini gören adamın gözlerinin kısıldığını fark edip onunla yüzyüze gelmek için kendisini yatıştırdı. Ondan korkmadığını göstermek için çekingen bir şekilde bir adım öne geldi.
Toya, üzerindeki korkuyu hissederek sessizce onu izledi. Kendisinden uzaklaştığında kanının kaynamaya başladığını hissedecek kadar öfkelenmişti. Ne yapacağını görmek için bekledi ve açtığı mesafeyi kapatarak daha yakınına gelip durduğunda sakinleşti. Kendisinden korkmasını istemiyordu.
Kyoko, sesi kararlı ve sertti, sana asla zarar vermeyeceğimi biliyorsun. Ellerini yanlarında yumruk yaptı. Bunu bildiğini biliyorum, sesinde soru tonu vardı.
Kyoko sesindeki ifadeyi duyunca alt dudağını ısırdı. Evet, ona kasten zarar vermeyeceğini biliyordu ama aynı zamanda Hyakuheinin kanına, öfkeli olduğunda son derece tehlikeli bir hale gelmesini sağlayacak bir şey yaptığını biliyordu. Düzenli bir şekilde nefes alarak ona doğru yavaşça yürümeye başladı. Nerelerdeydin
Toya sesindeki endişeyi duyabiliyordu ve buna hayret ederek gözleri büyüdü. Onun için endişelenmiş miydi? Yaptığı şeyden sonra kendisinden sadece nefret edeceğini sanıyordu. Bunu düşünerek kendi kendisininmidesini bulandırdı.
Shinbe nasıl? adını anarken dişlerini gıcırdattı.
Kyoko kaşlarını çattı, yaşayacak. Ama geri dönecek kadar iyileşmesi zaman alacak. Ona ne olduğunu sorma fırsatım bile olmadı, neden sen söylemiyorsun? Bunu neden yaptın? Sesi bir an için kısıldı sonra fısıldadı, Suki ve diğerleri öldüğünü düşündü. Sesi şimdi suçlayıcı bir hal alarak birkaç ton yükselmişti, onlara en azından nerede olduğunu söyleyebilirdin.