Ona sıcak bir gülümseme sundu ama aynı anda kendisine bitiÅtirdiÄi kolundan silkelenip ayrıldı. Kyoka, kendisine bu kadar samimi davranmamasını dileyerek gergin bir sesle, âKotaro, seni tekrar görmek güzel. Bu sabahki yardımın için teÅekkürlerâ dedi. HoÅ ve hatta daha fazlası olduÄunu düÅünüyordu ama hiç kolunu ona dolayabileceÄini söylememiÅti.
Kotaro, kızın elini kendisininkinin içine alırken etkilenmemiÅti, âsana eÅlik edebileceÄim baÅka bir yer var mı Kyoko?â Zümrüt yeÅili gözlerine, onları daha önce bir yerde⦠gördüÄünü bilerek derin derin baktı. Ve bir keresinde içlerinde mutlulukla boÄulduÄuna dair belirsiz bir Åeyler hissetti.
Kyoko, Toyaânın durduÄu yeri görmek için durdu ve tekrar öfkeli görünerek merdivenlere baktı. Az önce ona veya Kotaroâya küfrettiÄini duyduÄuna yemin edebilirdi, kime karÅı olduÄuna emin deÄildi.
Toya, Kotaroânun ne yapmaya çalıÅtıÄını bilmiyordu, ama Kyokoâya fazla arkadaÅça davrandıÄı gerçeÄinden hoÅlanmamıÅtı. Bir uyarı gönderirken göÄsünden derin bir hırıltı geldi. âBunu halledebilirim Kotaro, onu Kyouâyu görmeye götürmeyi sen istemediÄin sürece.â Kotaroânun, Kyouânun yanına ders dıÅında veya çaÄrılmadıÄı sürece gitmediÄini bilerek ona sert bir bakıŠattı.
Kotaro, Kyokoânun elini bıraktı, âumarım her Åey yolundadır Kyoko.â Toyaâya pis bir bakıŠatarak tekrar kıza döndü, âdondurulmuÅ yiyeceklere dikkat ettiÄine emin ol. Kontrolden çıkarsa ben senin için ilgileneceÄim.â Kotaro, kendini beÄenmiÅ bir biçimde Toyaâya baktı, ardından Kyokoâya dönüp baÅını eÄdi ve dönerek merdivenlerden indi.
Kyoko, Toyaânın hofladıÄını duydu ve bu sabah yaptıÄı gibi dönüp koridorda yürürken ona baktı.
Bu sefer acele etti ve GİRMEYİN yazan kapıdan geçmeden önce tam zamanında ona yetiÅti. Kyoko nereye gittiklerini merak etti. Güçlü sırtını izlerken, aklından onu odasına geri götürüp götürmediÄi geçti. Gerçekten de kapısının önünde durduklarında Toya ona bakmak için döndü ve kız, elini onunkinin tam karÅısındaki kapıya kaldırıp vuruncaya dek kızgın bir Åekilde ona baktı.
Kyoko Åok olmuÅtu. Okulun sahibi karÅısındaki odada mı kalıyordu? KardeÅinin söyledikleri yine aklına gelmiÅti. âOlamaz!â Toya bir cevap beklemeden kapıyı açtı ve kızı kendisinden önce içeriye itti.
Kyoko aniden ona döndü. âKahrolası sorunun nedir bilmiyorum ama lütfen beni itmeâ, adamı kovaladı âveya dokunma. Sana hiçbir Åey yapmadım.â Toyaânın gözlerini dikip arkasına baktıÄını fark ettiÄinde saçları yine ensesinde hissediyordu.
Kyokoânun omuzları çöktü. Artık yapmıÅtı. Sürekli nerede olduÄunu veya kimin izliyor olabileceÄini düÅünmeden çekip gitmek zorunda mı kalacaktı?
Toya, Kyokoânun gerginleÅtiÄini gördü ve gözlerini, bir anda çok küçük görünmeye baÅlayan kıza doÄru indirerek sırıttı. âBiriyle konuÅmak istemiyor muydun?â Kyoko arkasını dönmeyince Toya dönüp Kyouâya baktı ve onun oturma odasının kapı aralıÄına dayalı bir halde, transa geçmiÅ gibi Kyokoâyu izlediÄinin farkına varınca gözlerini kıstı.
Toya kendi kendine âbu da ne?â diye düÅündü. Kyou neden ona hayalet görmüŠgibi bakıyordu? Bunun neden olduÄu kıskanç düÅünceyi tanımlamak istemiyor denilebilirdi. Bu baÄırsaklarına ürpertici bir his vermiÅ, aralarına girip Kyouânun Kyokoâyu görmesini engellemek istemesine neden olmuÅtu. Kızı korumak istiyordu.
Kyou, bin yıldan uzun bir süre sonra Kyokoâyu bu kadar yakından gördüÄü için bir süre söyleyecek kelime bulamamıÅtı. Etraflarındaki tüm hava, hatırladıÄı güç ile canlanmıÅtı⦠geçmiÅte kendisini kıza çeken görmezden gelinemeyecek bu güç ortadan kaybolmamıÅtı.
Altın rengi gözleri tarafsız bir kayıtsızlıkla kızın arkasındaki koruyucuya takıldı. âToya, çık.â Sesinde tehlikeli bir tehdit tonu duyulabiliyordu.
Toyaânın hafızasının gizli derinliklerinden, bilinmeyen bir yerden bir takım duygular Åaha kalkıp yakasını bırakmıyormuÅ gibi görünürken, gırtlaÄında bir hırıltı meydana geldi ve yumrukları öfkeyle sıkıldı. Toya, baÅka bir kelime edilmeden döndü ve bir fırtına gibi çıkarak kapıyı çarptı.
Kyoko, aklı karmaÅık düÅüncelerin etrafında dönüp duruken Toyaânın gidiÅini izledi. Aniden, onun ardından kendisi de çıkma isteÄi hissetti. Sonra bir korkak gibi davranmamaya karar verip çenesini yukarı doÄru kaldırarak cesaret buldu ve sonunda döndü, ne var ki gördüÄü Åeye inanamadı.
Görmeyi beklediÄi resmi takım elbiseli adamın yerine, kendisini⦠altın gözleri kendi gözlerinin içinde yanıp baÅka yere bakamazmıŠgibi hissetmesine neden olan adamla yüzyüze buldu. GümüŠsaçları omuzlarına ve mükemmel biçimli vücudunun üzerine dökülüyordu. Yalnızca cenneten bir hediye olabilecek yüzü ve vücudunu saran, krallara layık bu kibir dokunuÅuyla, uzun boylu ve yakıÅıklıydı.
Kyoko hemen gözlerini kapattı. Derdi neydi? Buraya soru sormaya gelmiÅti, salya akıtmaya deÄil. Gözlerini tekrar açtıÄında adam çok daha yakındaydı. Aniden adamı çevreleyen asalet ve üstünlükten bir adım uzaklaÅtı⦠ama arkasındaki kapının varlıÄını farkederek kendisini kapana kısılmıŠgibi hissetti.
Kyou ne yaptıÄını fark etmeden ona doÄru yürüdü. Ama kızın geri çekildiÄini fark edince Åık bir Åekilde kaÅını kaldırarak elini koltuÄa doÄru uzattı. âOturmak ister miydiniz Bayan Hogo?â Ona soruları olduÄunu biliyordu. EÄer olmasaydı hayal kırıklıÄına uÄrardı.
Kyoko gergin bir Åekilde yutkundu, ama maÄrurca çenesini kaldırıp aralarına koyabildiÄi kadar mesafe koyup, hiçbir Åey ummasa da beyninin normal Åekilde çalıÅmasını umarak koltuÄa yöneldi. İçinden hafifçe güldü.
âBilmek istediÄim ilk Åey, benim bir rahibe olduÄumu düÅünmenize neden olan nedir?â Adam sehpanın karÅı tarafında bir sandalyeye oturmak yerine koltukta yanına oturduÄu zaman, dikkatle ve neredeyse korkmuÅ bir Åekilde ona baktı. Kyoko kaykıldı ve onu izleyerek, adamdan daha da uzaklaÅıp korkusunu göstermeden sakinleÅerek döndü.
Kyou, tembelce âeh, oyun oynamak istiyorâ diye düÅüncelere daldı ama bu ilgi çekici düÅünceyi hemen aklından kovdu. Anormal biçimde sakin bir sesle cevap verdi, ârahibe olduÄunu bilmeyeceÄimi düÅünmene neden olan nedir?â Adam üzerine eÄilip kalp Åeklindeki yüzüne yukardan bakarken, ona kıyasla çok ufaktı.
Kyou, tembelce âeh, oyun oynamak istiyorâ diye düÅüncelere daldı ama bu ilgi çekici düÅünceyi hemen aklından kovdu. Anormal biçimde sakin bir sesle cevap verdi, ârahibe olduÄunu bilmeyeceÄimi düÅünmene neden olan nedir?â Adam üzerine eÄilip kalp Åeklindeki yüzüne yukardan bakarken, ona kıyasla çok ufaktı.
Kyoko herhangi bir duygu izi bulmak için adamın mükemmel suratının yüzeyini inceledi ama bulamayınca ÅaÅırdı. Bir kusursuzluk ve sükunet heykeli gibiydi ve bu onu sonu gelmez bir biçimde rahatsız etti.
âSoruya her zaman soruyla mı karÅılık verirsiniz, Bayâ¦?â Adını bile bilmediÄi için kekeledi.
Kyou gülümsedi, ama bunu yalnızca içinden yaptıÄı için kız göremedi. Eh, hala bir tarzı vardı ve bu adamı hayal kırıklıÄına uÄratmamıÅtı. Yalnızca daha fazlasını görmek istemesine neden oldu. âBay Lord, ama Lordâun daha iyi olduÄunu düÅünmediÄin sürece bana Kyou diyebilirsin.â AteÅli bir bakıÅla onu olduÄu yere mıhladı.
Kyoko, aynı ateÅli bakıÅla karÅılık verdi, âneden⦠buradayım?â kelimeleri bir çocukla konuÅur gibi yavaÅça ve tek seferde söyledi. İÅte, bakalım bundan nasıl sıyrılacaktı. Kyoko, göz temasını kesmeden kendi kendine mırıldandı âBay LordâmuÅ.â
Aklını okuyan Kyouânun altın rengi gözleri, kızın zümrüt yeÅili gözlerine doÄru kısılarak parladı. Böyle yapıp gözünü korkutacaÄını bilerek biraz daha üzerine eÄildi. Onu koklayabiliyordu.
Sakin görünüÅü yerine geri dönmeden önce bir an için soÄukkanlılıÄını kaybederek, ârahibelik güçlerin zayıf ve eÄitilmemiÅ, yoksa nasıl rahibe olduÄunu bildiÄimi anlardınâ deyip, neredeyse ona tısladı. âSana güç kazanmanın yanında eksik olan⦠dövüŠsanatlarını öÄreteceÄim.â
Kyoko için, son söylediÄi Åey neredeyse hakaret gibiydi. DüÅünmeden hareket etmesiyle bilinen kız neredeyse onunla yüz yüze gelecek Åekilde eÄildi ve bundaki istihza aÄırdı. âBelki gerçek gücümü gizliyorumdur ve bunu hak edecek bir hedef bulduÄumda salarım.â Ãfke onu korkusuz yapıyordu, veya aptal, Åu anda hangisi olduÄuna emin deÄildi.
Kyou, dudaklarını onunkilere deÄdirerek daha da yakına eÄildi, böylece sıcak nefesi kızın dudaklarını okÅayabiliyordu. Karanlık bir sesle fısıldadı, ârahibe.â
Bölüm 4 "Dikkatini Ver"
Kyoko, aniden ona karÅı hissetmemesi gereken bir heyecan hissederek kendini geri çekti. Burada bir Åeyler oluyordu ve kendisi bunu bilebilecek son kiÅi gibiydi.
Alt dudaÄını ısırıp Kyouânun yarattıÄı gıdıklayıcı histen kurtulmayı umarak, gergin bir sesle âcevaplara ihtiyacım varâ diye fısıldadı. Sinir sisteminden hızla geçmeye kararlı, nefes kesici ürpertilerden hemen kurtulabilmeyi diledi.
Kyou, kızın kokusunu içine çekerek ve aniden kanının ısındıÄını hissederek arkasına yaslandı. Küçük bedeninin titrediÄini görmüÅtü, ama tiksinerek deÄil. AÅaÄı doÄru bakarken, kızın kollarındaki tüylerin ürperdiÄini görünce neredeyse sırıtıyordu.
Hafif kibirli bir ses, âneden güçlerini bastırıyorsun? GeçmiÅ tekrarlanmadan önce çevrende olup bitenlerden haberdar olman gerekiyor.â dedi.
Kyoko yutkundu, gerginleÅerek âbununla ne demek istiyorsun?â diye sordu.
âOkulda ölümsüzlerin olduÄunun farkındasın, deÄil mi?â Gözleri, Kyokoânun daha önce hiç görmediÄi bir Åeyle parlıyordu ve sesi onaylamıyormuÅ gibi sertti. âBiz konuÅtuÄumuz sırada iblisler etrafımıza yaklaÅıyor.â
Kyokoânun gözleri açılıp kapandı. Onunla oynuyor muydu? Ãfkeli bir alayla, âseni burada koruyucular ve iblisler olduÄunu düÅünmeye iten nedir?â diye sordu.
Kyou, göz açıp kapayıncaya kadar onu kolundan tutup kaldırdı, yüzünü iki santimetrelik bir mesafeyle onunkinin üzerine eÄdi. Ãfkeyle gürledi, âdikkatini ver.â
Kyoko gördüÄü Åeye inanamayarak gözlerini kırptı. Ãnünde dikilen Åey bir saniye önce onunla konuÅan kiÅi deÄildi. Anormal derecede parlak, öfkeli, altın rengi gözlere ve onların altındaki küçük bembeyaz azı diÅlerine bakıyordu, ve Åu anda farkında olmadan kolunu tırmalayan pençeleri hissedebiliyordu.
Saçı, az önce olduÄunun iki katı kadar uzamıÅtı ve adeta onayını bekliyor gibi etrafında salınıyordu. Kyoko, korku dolu bir viyaklamayla kendisini ondan kurtarıp, yalnızca adamın tehditkar bir adım daha atmasını saÄlayan bir biçimde hızla bir adım geriledi.
Kekeleyerek, âsen koruyucu musun?â diye geveledi.
Ãfkesinin geçtiÄini hissettiÄinde bile onu izleyerek, âve sen de bunu zaten bilmesi gereken rahibesinâ diye tısladı.
Kapıya koÅmak için döndü ve güçlü kolların kendisini arkadan sardıÄını hissettiÄinde aniden baÄırdı.
Ãabaladıkça, Kyouânun bedeni çevresinde sıkılaÅtı. Kendisinden kaçmaya çalıÅıp, havayı tekmeleyen kızı yukarı kaldırdı. Kendisinden kurtulmaya çalıÅmasının faydasız olduÄunu anlaması için ona yeterince zaman vererek, dudaklarını kulaklarının yanına yaklaÅtırıp, âkendini bu kollardan kurtaracak güce ulaÅana dek kalacaksın rahibeâ diye fısıldadı.
Sonra onu sadece, hafifçe sıçrayarak yerleÅeceÄi dolgun koltuÄa atmak için tekrar havaya kaldırdı. Åimdi tekrar yüz yüzeydiler, Kyoko ona öfkeyle baÄırdı ve görünüÅü az önce konuÅtuÄu adama dönünce gözlerini kırpıÅtırdı.
Elini yumruk yaparak öfkeli bir Åekilde ona baktı, âne haltlar dönüyor?â
Kyou sakin bir Åekilde önünde duruyordu, tek fark bu sefer gözlerinin parlıyor olmasıydı, âburada kalacaksın.â Ona doÄru eÄildi, âseni eÄitmeme izin vereceksin.â Ellerini, onu kapana ksıtıracak biçimde koltuÄun arka kısmına yerleÅtirdi, âve bu sefer hiçbir Åeyi kurban vermeden kazanacaksın.â Åimdi memnuniyetsizlik gösteren son sözleri tıslayarak çıkarırken burnu neredeyse kızınkine deÄiyordu.
Kyoko, ateÅili bakıÅlarına karÅılık vererek, adam izin verdiÄi ölçüde arkasına yaslandı, ama hala ondan kendisine doÄru gelen bir tehdit hissetmiyordu. İnsan olmasa bile, onu incitmeye niyeti yoktu. Az önce ne söylediÄini fark ederek kaÅlarını çattı.
âBu sefer mi?â Sesi yumuÅaktı, âbu sefer ile ne demek istiyorsun?â
Kyou derince içini çekti, âsen unutmuÅ olabilirsin, ben unutmadım.â Kızın kokusu onu sardı ve unutulmuÅ kalbinin etrafında aÄrıyan aynı sızıyı hissetti, ama onun gerçeÄi bilmesi gerekiyordu, âgeçmiÅte birlikte savaÅtık rahibe, ve bunu tekrar yapmak zorunda kalacaÄımız vakit yaklaÅıyor.â