Ayrıca empati konusunda, 2014 yılında Dünya Bankası, Mumbai sakinlerinin yarısından biraz daha fazlasının Slumdog Millionaire filminde batı kamuoyuna karÅı açıÄa çıktıÄı gibi Åu gecekondularda yaÅadıÄını tahmin ediyordu. Mumbai, orada Bollywood starları gibi, Hindistan'ın bir takım en zengin iÅadamları da yaÅadıÄından paradokslarla dolu bir Åehir. Bu ülkedeki eski kast sistemi ve derin dindarlıÄın açık bir Åekilde orta sınıf Hintlilerin, tanrılar böyle istiyormuÅçasına içinde yaÅadıkları toplumun eÅitsizliÄini kabul etmelerini saÄladıÄı fikrinin önüne geçemiyorum... Piyasadaki hiç kimse Hindistan uzay araÅtırmaları kuruluÅu ISRO'nun 2013 yılında 1,3 milyar dolar olan bütçesindeki kademeli artıŠyüzünden telaÅa kapılmıyor. Bu rakamlar « büyük ingiliz kardeŠ» ile « büyük amerikalı kuzen »in Hindistan için olan para yardımlarını kesme noktasına getirdi. MeblaÄ, ISRO bütçesine kıyaslandıÄında gülünç olsa da, bu kesintiden büyük oranda etkilenecek olan ülkedeki 421 milyon yoksula yardım eden çeÅitli programlar için çok önemliydi. Buna karÅın, en yoksul 26 Afrika ülkesinin yoksul nüfusunu bir araya getirerek 410 milyon yoksul elde ediyoruz. Peki Hintli idareciler buna nasıl cevap verdi ? « Bu para yardımlarına gerçekten ihtiyacımız yok » diye buyurdu Ekonomi Bakanı Palaniappan Chidabaram.
2013 yılında Hint kökenli Amerikalı arkadaÅlarım iddialı ISRO projesinin baÅarısını kutlamak için bir parti yaptı: Mars Orbiter uzay sondasının fırlatılması. Ben bu konuda Åüpheliydim, çünkü bu sonda özellikle dünyanın yörüngesinde dönerek baÅlamıÅtı. Åüphe yok ki, Hintli bilim adamları ülkelerindeki gecekonduları görerek üzülüyorlardı, bu yüzden teleskoplarını aksi yöne çevirmeye karar vermiÅlerdi⦠Bu görevin amacı tam olarak neydi, elit Hintliler için kalacak yeni bir yer mi yoksa yoksulların sıÄacaÄı geniÅlikte devasa bir çöplük mü bulmak? EÄer ikincisiyse, Nijerya ve Hindistan arasında onaylanan uzay programı anlaÅmasının, okuma konusunda gerçekten acele ettiÄim Abuja'nın gecekondu mahalleleri konusunda birkaç madde içermesi gerekir !
Googleâda insanlık tarihindeki en pahalı evin hangisi olduÄunu araÅtırın. Bu ne Manhattanâdane de Parisâte deÄil, Mumbaiâde, bir milyar dolardan daha fazla deÄer biçiliyor! Bu 27 katlı gökdelenin yer altında da altı kat otoparkı var, katlarından biri bir spa ve bakımı yaklaÅık 600 kiÅiyi gerektiriyor. Bu devasa bina orada karısı, iki oÄlu ve kızıyla yaÅayan Hintli milyarder Mukesh Ambaniâye ait. Ãok sayıda çocuÄun açlık çektiÄi ve çöplüklerde yaÅadıÄı bir ülkede bu adam, daha önce yetimhane bulunan bir arsada kendisine bir milyar dolarlık bire v yaptırmayı tercih etti. Åüphesiz güzel bir Åehir ve gecekondu manzarası isteyecektir.
Güzel bir manzara, dünyanın en muhteÅem plajları arasında bulunun Florida körfezindeki plajlar da bunu sunuyor. Hem büyük bir Åehirde yaÅayıp hem de her koÅulda beyaz kumlar üzerinde bronzlaÅmak isteyenler için Tampa, kıyı kenti St. Petersburgâa olan yakınlıÄından dolayı tercih edilecek bir yer. Burası, güneÅten faydalanmak, Åehir merkezinde Amerikan usulü semirmek ve plajda dondurma yemek isteyen turistler için bir cennet. Ama benim bizzat tecrübe edebildiÄim kadarıyla bir kez güneÅ battı mı Åehir merkezinde dıÅarı çıkmamak daha iyi. Suç yüzünden deÄil. Daha ziyade, Katolik Kilisesi tarafından yönetilen aÄırlama merkezinde yer kapabilmek için kavga eden evsiz takımının dokunaklı manzarasını görmemek için. Ve eÄer onları bu durumda görmek yeterli deÄilse, Åehir halkı tarafından koyulan yoksullara karÅı sıfır tolerans politikası (ben böyle diyorum) bu talihsizlerin sürekli olarak polis tarafından rahatsız edilmesini saÄlıyor. Tutuklandıklarında, St. Petersburgâdan uzaÄa gitmeleri « önerilmeden » serbest bırakılmıyorlar. En çok Tampaâya gidiyorlar. Ve bu Åeytani ve faydacı önlemler sayesinde Åehir, turistler için kırsal imajını koruyabiliyor.
« Kırsal imaj » sözlerini duyduÄumda her zaman Birmanyaâyı (pardon Myanmar BirliÄi Cumhuriyetiâni) düÅünüyorum. Uzun süre bu ülkenin, 2006 yılında internete sızdıÄında izlediÄim, General Than Shweânin kızının düÄün videosuna benzediÄine inandım. Her yerde elmaslar ve Åampanya. Evlenenler, içinde evler ve lüks arabaların da olduÄu milyon dolarlar deÄerinde hediyeler almıÅtı. ÅiÅesi birkaç asgari ücretli maaÅına denk Åampanyayı davetlilerin kadehlerine doldurup çiçeÄi burnunda eÅine devasa düÄün pastasını kesmekte yardım ettiÄini gördüÄümüz damadı çok kıskanmıÅtım. Aung San Su Kyi 2011 yılında serbest bırakıldıÄında videoyu izledim ve bazı araÅtırmalar yaptım. Gülümseyen ve Oscar içinmiÅ gibi giyinen davetliler, ülkeyi demir yumrukla yöneten zalim ve kanlı bir diktatörlüÄün üyeleriydi. Bu kutlama, fakirlik ve askeri baskının giderek arttıÄı bir ülkede yapılmıÅtı. O zamandan beri, cunta imajını düzeltmek için çaba harcamıŠve o düÄünde bulunan yırtıcı hayvanlar daha ölçülü giyinmek için uÄraÅmıÅtı. Ama hala aynıydılar. Yakın zamanda Birmanya askeri gücü üzerindeki kontrollerini bırakacaklarını düÅünmüyorum, çünkü ülke ve doÄal kaynakları bu Åekilde kontrol ediliyor. Bununla beraber, büyüleyici saldırı etkili oluyora benziyor. Yangon Uluslararası Havaalanına, büyük uluslararası finans adamları ve onların uÅak orduları için kırmızı halılar serilmiÅ. Babil tarzı Åenlikler hiç Åüphesiz devam edecek, kimse görmeden.
Bu beni, bu defa gizli bir Åekilde gerçekleÅmeyen Amerika BirleÅik Devletleri'nin en ünlü ve heyecan verici partisinden bahsetmeye götürüyor. 2003 yılında, festival enerjisi ve övgüleriyle dolu gençlerin resimleriyle bolca desteklenmiÅ New Orleans'daki Büyük Perhiz'i tanıtan Bayou gastronomisi konusunda bir broÅür okuduÄumda, Amerikalıların Karayipli ve Afrikalı göçmenler konusunda söylemekten hoÅlandıÄı Åekliyle "gemiden indim". Oraya, bir partide bulunmak fikrinden benim kadar heyecan duyan iki arkadaÅımla beraber gitmiÅtim. Arabayı sürebileceÄimiz kadar hızlı sürerek ve sürekli bir hafif sarhoÅluk halinde herhangi bir kaza veya tutuklanmadan mucizevî Åekilde kurtulduk. Bourbon Caddesiândeki ikram ve misafirperverlik inanılmazdı. Ve Åunu söyleyebileceÄime inanıyorum ki çok az eÄlence düÅkünü ünlü Büyük Perhiz dönemlerinde bizimki kadar baÅarı elde etmiÅtir. Otelden, düzgün Åekilli bir göÄüs Åocu karÅılıÄında deÄiÅ tokuÅ ettiÄimiz birkaç yüz inciyle ayrılıyorduk ve ellerimiz sistemli biçimde yine boÅtuâ¦He he !
DönüŠyolunda aklımız hala yıldızlardaydı, Hale Boggs Köprüsüne çıkıÅı kaçırdık. EÄer New Orleansâı ziyaret ederseniz bilin ki bu köprü Åehirden tek çıkıŠyolu. Otel kapıcısının bize neden French Quarterâın etrafındaki turistik bölgeden asla ayrılmamamızı tavsiye ettiÄini anlayarak paniklemeye baÅlamıÅtık. YolculuÄumuz boyunca ilk defa turistlerin genellikle görmediÄi « gerçek » New Orleansâı keÅfediyorduk. Ciddiyetimiz hızla yeniden kazandık. EÄer bir polis aracı bizi almıŠolsaydı bize Bourbon Caddesi'ne kadar eÅlik etmesi gerekecekti. Bu ormanın ortasında duramazdık.
Grubumuz gerçekten de istenmiyordu. Size bir fikir vermek adına, gençken Cosby Show ve siyahî aile modelini ve Eddy Murphyânin Amerika BirleÅik Devletleriâni keÅfeden Afrikalı bir prensi oynadıÄı Coming To America filmini izliyorduk ve bize tamamen gerçeküstü geliyordu. Biz, « Afrikalılar da » kapitalizmin yeterince iyi Åekilde yürüdüÄü daha ziyade rahat ailelerden geliyordu. Floridaânın baÅkenti ve bir öÄrenci Åehri olan Tallahasseeâde birçok siyahi arkadaÅımız vardı ama New Orleansâın fakir mahallelerindeki bu zenciler hayatımızla ilgili korku duymamıza neden olmuÅtu! Bu turistik Åehrin kendi cehennemini saklayıp saklamadıÄı konusunda kuÅku duymalıydık. O zamanlar sık sık yerel rap grubu Hot Boyzâu dinliyorduk. AÅırı gerilimli ve saldırgan sözleri Bisounoursâda yazılmıŠolamazdı, Åiddet ve ümitsizlik dolu bir çevrede yazılmalıydı. Ve eÄer müzikleri yeterli deÄilse, klipleri içinde bulundukları evreni açık biçimde gösteriyordu: terkedilmiÅ binaların önünde çömelerek günlerini geçiren « pis ve kötü » fakirler.
Malesef birçok kiÅi New Orleans'ın birçok mahallesinin seyahat ettiÄim bazı üçüncü dünya ülkelerinden çok daha fakir ve ihmal edilmiÅ durumda olmasının nedeninin Katrina kasırgası olmadıÄını görmezden geliyor veya öyleymiÅ gibi yapıyor. Buralar çok önceden de böyleydi. Ben ve arkadaÅlarımın gerçekliÄini gördüÄü gibi, Åehrin birçok yeri stratejik olarak festival öÄrencileri ve turistlerin görüŠalanının dıÅında tutuluyordu. Katrina yalnızca New Orleans'ın küçük, kirli sırrını gün yüzüne çıkardı ve tüm ülke gerçeÄi keÅfeder gibi göründü. Sizce laÄım taÅtıÄında ne oldu ? Ve Åimdi, son belediye baÅkanı Ray Nagin'in (kara para aklama ve her türlü yolsuzluk suçundan on yıl hapis cezası alan) deyiÅiyle "çikolata Åehri" kendisini yeniden inÅa etmeye çalıÅıyor, nüfusunun sorunlu kısmının persona non grata ilan edilip bir daha asla geri gelerek imajına gölge düÅürmemesi için gizlice dua ediyor.
EÄer New Orleans Noel Baba'ya sunacaÄı listeye bu son dileÄi koymazsa, Ekvator Ginesi BaÅkanı'nın oÄlu Theodoro Nguema Obiang, Fransa ve diÄer medenileÅmiŠülkelerin çoÄunda gerçekten de persona non grata. Zenci prensin zenginliÄiyle çileden çıkan Fransa 2012 yılında, bazı oyuncaklarını birkaç yıllıÄına geri almak için çeÅitli aktivist grupları tarafından ona karÅı yöneltilen emsal bir karardan faydalanmaya karar verdi. Birkaç Fransız dergisinde sergilenen söz konusu önemsiz Åeyler bu büyük savurganlık konusundaki tüm beklentilerimin üzerindeydi: lüks arabalar (iki Bugatti Veyrons, bir Maybach ve bir Aston Martin, bir Ferrari Enzo, bir Ferrari 599 GTO, bir Rolls-Royce Phantom ve bir Maserati MC12) Chateau Petrus ÅiÅeleri (dünyanın en pahalı Åaraplarından biri) ve 3.7 milyon dolar deÄerinde bir duvar saati.
Amerikalılar, Fransızlardan daha iyisini yapmaya azimli bir Åekilde, davada ondan 70 milyon dolar talep ederek Obiangâın oÄlunun varlıkların çok daha önemli bir kısmını tırtıklamayı denediler. El konulan mallar listesi bir Gulfstream uçaÄı, Michael Jackson'ın eldivenleri ve Californiya, Malibu'da bir villayı içeriyordu. Ama bununla beraber, 700 milyon dolarlık hesabıyla bir zamanlar Riggs Bankası'nın en büyük bireysel müÅterisi olan genç mirasçı, bankasını kapılarına kilit vurmaya zorlayan skandallardan sonra bile Amerika BirleÅik Devletleri içinde yer deÄiÅtirmekte hala özgür. Adalet BakanlıÄı onu bu konuda hiçbir zaman endiÅelendirmedi. Ekvator Ginesi'nin çok genç Tarım Bakanı Teodoro Nguema Obiang'ın görevi için resmi olarak yılda yüzbin dolardan fazla kazanmadıÄına dikkatinizi çekelim.
Ekvator Ginesi, Afrikaânın en az özgürlüÄe sahip ülkelerinden, aynı zamanda günde bir dolardan daha az bir parayla yaÅayan daha yoksul Ginelilerin oranını da göz önünde bulundurursak birisi. Yedi yüz bin nüfuslu bu ülke hem en fakir hem de petrol bakımından en zengin ülke. Paslı tenekelerin yakınlarında cam binalar ve baÅkanlık malikânelerinin olduÄu, bu ülkenin çarpıcı paradoksunu açıÄa çıkaran fotoÄrafları internette kolayca bulabiliriz. BaÅkent Malabo'daki birkaç zengin, yollarda metrekareye düzinelerce düÅen çukurlardan kaçmaya çalıÅarak Mercedes Benz'leri ile gecekondular arasında zigzag çiziyordu. BaÅkanın akrabası olan, ülkedeki polisin baÅı resmi terzisinin Yves Saint Laurent olması ile övünüyor. Åehrin yeni lüks otelinin pencerelerinden tek kiÅi için bile dar olan barakalara yıÄılmıŠbütün aileleri görebiliriz.
Ve ben Ekvator Ginesi'nde beŠçocuktan birinin beÅ yaÅına girmeden öldüÄü ve bunların %50'sinden daha azının içilebilir suya eriÅimi olduÄunu keÅfederek daha fazla gerçeÄi meydana çıkarırken, Nelson Mandela'nın gökkuÅaÄı milletinin merkezinde bulunan küçük bir ülke olan Swaziland'da bir polis komiserinin, Obiang'ın oÄlunun Swaziland'daki villasındaki bir parti esnasında çalınan iki milyar dolarla dolu valizin çalınması hikayesi için hizmet ettiÄi sapkın ve açgözlü bir zorba adına özür dilediÄini keÅfedince kanım dondu. Peki bu olayda Åüpheliden öte durumda olan küçük Teodoroânun, Ekvator Gineâsinin imajını kirlettiÄi için cezası ne oldu? Afrikaânın en eski diktatörlerinden birisinin oÄlu olmak belli ki birçok avantaj getiriyor: babası onu tüm uluslararası davalardan koruyacak olan ülkenin ikinci baÅkan yardımcılıÄına getirdi.
«Yoksullara yardım etmemizden yanayım, ama bunun yoluna gelince, herkesten daha farklı bir fikrim var. Bence yoksullara yardım etmenin en iyi yolu durumlarını rahatlatmak deÄil onları oradan çıkarmayı denemektir. »
Benjamin Franklin
Nuh iyi bir adamdı, ama çocukken cehennemimden kaçma denemelerimi mahvetmiÅti. Bir arkadaÅın bahçemizde geçirdiÄi korkunç kazadan sonra dıÅarı çıkıp Ramboculuk oynamaya korkuyordum. Nuhâun bu konuyla ilgisi olduÄuna inanıyordum ve kahramanlıklarını okumak düÅüncemi onaylamaktan baÅka bir Åey yapmıyordu. Nuhâun gemisiyle ilgili hikâyenin birçok deÄiÅik versiyonunu okudum, Åöyle özetleyebiliriz: Tanrı insanlıÄı bir tufanla cezalandırmaya karar verdiÄinde Nuh hayatını, ailesini ve dünyadaki hayvanların küçük bir kısmını kurtardı. Bir çocuk olarak bu aptalın akbabalar, sıçanlar, timsahlar, özellikle de yazlarımı kapalı geçirmeme neden olan, Adem ile Havva'nın intikam tanrıçası Nemesisâi: yılanları gemiye alması karÅısında Åok olmuÅtum.
Tıpkı Nuh gibi Nelson Mandela da iyi bir adamdı. Bununla beraber, o da benim için deÄerli bir Åeyi mahvetmiÅti. Uzun süre emekliliÄimi en zengin ve kıtada en etkili ülke olan Güney Afrikaâda, hayatta baÅarı elde etmiÅ olan diÄer Afrikalı siyahlarla beraber geçirmeyi hayal etmiÅtim. Son yıllarda bu hayalime giderek gölge düÅmesinin Mandela ile alakası varmıŠgibi geliyor ama gerçekten ne olduÄunu bilmiyorum. IrkçılıÄa karÅı verdiÄi mücadele yüzünden bir çalıÅma kampında 27 yıl geçirdiÄi gerçeÄini nihayet bir kenara bırakıp baÅkan olarak yaptıklarını tarafsız bir gözle incelediÄimde bu kristal berraklıÄında netleÅti. Ben, bilinmeyen toprakların haritasını çıkarmaya çalıÅan ve "Madiba"nın ölümünden önce seslerini yeterince duyuramayan kadın ve erkeklerden oluÅan küçük grubun bir parçasıyım. Güney Afrika'daki sosyo-ekonomik mutsuzlukların, onun "uzlaÅma amaçlı pazarlıkları" yüzünden devam ettiÄini Åu anda söylemeye cesaret edebilir miyiz? Åu eski faÅist F.W. de Klerk'ın -namı diÄer bir tür tanrı- orta sınıf beyazlar ve büyük kuruluÅların giderek artan protestolarının akabinde, 1990'larda ırkçılıÄı bitirmekten baÅka çaresi yokken, Mandela'nın pastanın en büyük kısmının kendisine, ANC'ye (Afrika Ulusal Kongresi) ve beyaz, zengin küçük bir azınlıÄa kalması için taraf tuttuÄu konusunda hiçbir Åüphem yok.
Büyükannemin tekrarlayıp durduÄu gibi, insanları eylemlerinin iÅlevine göre yargılıyoruz. Mandela'nın karakter gücünü teslim eden iki tartıÅılmaz gerçek var. "Madiba", ırkçı yargıçlar, dünyanın en büyük insan hakları suçlularından bazıları, Afrikalı adam kaçıran kiÅiler ile katiller ve bundan sonra ırkçı rejimi destekleyip gökkuÅaÄı milletinin çıkarlarını koruyanlarla âmadencilik ve finans kuruluÅları- bir anlaÅmaya vararak ırkçı rejimin aydınlarını tatmin etmeye çabaladı. Peki, Avustralyalı gazeteci John Pilger ile yaptıÄı röportaj esnasında Endonezya'daki otuz yıllık diktatöre en derin ilgisizliÄi gösterip 1997 yılında Jakarta kasabı General Suharto'ya Güney Afrika'nın en yüksek onur ödülü olan İyi Umut'u vermesini temize çıkaran bir adama ne diyeceÄiz?