Kalbe Meydan Okuma - Amy Blankenship 3 стр.


Suki, Kyokoyu hayretle izlerken tek bir söz etmemişti. Nihayet Toya gittiğinde sessizce Kyokoya doğru yürüdü. Eğilerek fısıldadı, Kyoko, gidip sana biraz temiz su getireceğim, tamam mı? Sen yalnızca uzan, hemen döneceğim. Kafasını sallayıp masum Kyokolarının nasıl sarhoş olduğunu merak ederek elini hafifçe onun omzuna koydu. Bunu sormak için beklemeye karar vererek döndü ve arkadaşına su getirmek için barakayı terk etti.

Kamui bu fırsatı kaçıramazdı ve ağzı kulaklarına vararak sırıttı. Kyoko, içmeye gidip beni davet etmemene inanamıyorum. Kyoko ona şaşı bir bakış atınca gülümsemesi daha da genişledi. Kaenin dışarıda onu beklediğini hissederek ateşli arkadaşına katılmak için barakadan ayrıldı.

Kyoko, başı çatlarken homurdandı. Sırt çantasına göz atmak için Sukiden yardım istemeliydi. Orada ağrı için bir şey olacağını biliyordu ve eğer bunu hemen bulabilirse büyük ihtimal hepsini içecekti. Üzerine bir gölgenin düştüğünü hissedip dönerek Shinbenin ametist gözlerinin onu izlediğini gördü.

Aniden zihninde, dudaklarını ve bedenini öptüğüne dair görüntüler belirdi. Bu bir rüyaydı değil mi? Sarhoş bir rüya, evet şimdi hatırlıyordu. Akşamdan kalma olsun veya olmasın, düşündüğü şeye engel olamıyordu ve bir sıcaklıkla yanaklarının kızardığını hissetti. Aniden, onun koruyucu güçlerinden birinin de, Kyounun yapabildiği gibi zihin okumak olmamasına şükretti.

Kyoko, iyi misin? Senin için yapabileceğim bir şey var mı? Shinbe geçen gece söylediği gibi bunun bir rüya olduğunu düşündüğünü bilerek suçlu hissetti. Ama bir şey hatırlayıp hatırlamadığını bilmesi gerekiyordu. Yüzünün kızarmasına bakarak belki de hatırladığını düşündü. Nihayet konuştuğunda rahatlık ve sefalet içinde iç çekti. Derinlerde bir yerde hatırlayacağını ve buna bir son vereceğini ummuştu.

Kyoko ona zayıfça gülümsedi. Lanet olası rüyalar neden onu, başkalarını rüyasında görmek zorundaydı? Onu bu şekilde görmesi yeterince kötü değilmiş gibi daha önce hiç görmemişti ve uyandığında vücut sıcaklığını hissedebilecek kadar yakınında bulmuştu.

Birden bu yakınlıktan uzaklaşarak zümrüt yeşili gözleri açık bir şekilde arkasına yaslandı. Ona bakma şeklinde ruhunu inceliyormuş gibi bir şey vardı. Veya onunla gruplaşmaya hazırlanıyor gibi söz konusu Shinbe olunca asla emin olamazdınız. Zihninden kafasını salladı, hayır. Oraya gitme Kyoko, kızım, şu anda olmaz! Düşün, soru neydi? Hmmm

Shinbe, çantama bakıp içine bitkileri koyduğum kutuyu bulabilir misin? zonklamasını bastırmaya çalışarak ellerini tekrar başına koydu. Kendine hatırlat bir daha asla Tasuki ve okul arkadaşlarıyla bir partiye gitme, asla.

Shinbe, bitki kutusunu arayarak çantasını karıştırdı. Çıkarıp kıza verdi. Kyoko başını yanlışlıkla onunkine sürttü ve Shinbenin belli bir yerinin sertleşmesine neden olarak bütün bedeninden bir ısı çarpması geçti.

Ah, şu an ne kadar da kırılgandı, eğer isterse HAYIR! Ne düşünüyordu? Tanrım ona sapık demekte haklılardı.

Hızla daha güvenli bir mesafeye çekilmeye çalışırken yanlışlıkla kolunu kızın uyluğuna değdirdi.

Kyoko, bu temas karşısında içten içe sindi. Ona şu anda yardım eden kişi neden o olmak zorundaydı? Neden Toya hala burada ona öfkeyle bakıp bağırmıyordu? O dudaklar, o gözler, Ben ona böyle bakmayı kesmeliyim! Bakışlarını tekrar bitki kutusunu çevirip beceriksizce açmaya çalışarak normalde içinde olan aspirini aradı. Bulduğu küçük hapları aldı.

Shinbe, hipnotize olmuş bir şekilde gözlerini ona dikti. Onu hala hadım etmediğine göre hatırlamıyor olmalıydı. Neden hatırlayamıyor diye sessizce iç çekti.

Kız, neredeyse beynini ölü hale getiren bir göz teması kurarak ona baktı. Su? Lütfen? O olmadan bunların ne kadar iğrenç olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.

Shinbe, kelimeler çıkarken ağzının aldığı şekli izlerken tamamen telaşlandı. Dudakları çok davetkardı yalnızca eğilip elinde tuttuğu aspirine baktı. Odaklan.

Evet, küçük iğrenç şeylere benziyorlar, diyerek ne oldukları hakkında hiçbir fikri olmasa da onlara baktı. Kapı aniden açıldı ve suçlulukla başını kaldırıp Suki ve Kamuinin bir sürahiyle geldiğini gördü.

Suki bezgin bir halde Shinbeye baktı, ne yapıyorsun koruyucu?

Shinbe, Sukinin gizlice aklını okuyup veya ona benzer bir şey yapıp yapamayacağını merak ederek geri çekildi. Yanlış bir şey yaptığında ya da en azından düşündüğünde, bunu bilmek gibi esrarengiz bir mahareti vardı.

Kyoko, Shinbenin yanlış bir şey yapmadığını bilerek ah Suki, lütfen çabuk bana biraz su ver. Bu ilacı ne kadar hızlı alırsam o kadar hızlı daha iyi hissedeceğim, dedi.

Kyoko, beni kurtarıyor! Shinbe neşesini kendisine sakladı.

Suki bardağa su doldurup dün öğleden sonra erkenden gelmemesi yüzünden Toyanın nasıl aksilik yaptığı konusunda gevezelik etmeye başladı.

Shinbe duvara yaslanıp konuşmayı yarım yamalak dinleyerek Kyokoyu izledi. eğer bana bir kez daha bağırsaydı sanırım Seni kollarıma alıp şuursuzca öpmek. tam bir kabadayı Seni çok fena istiyorum Kyoko. ve davranış şekli Shinbe yerinde duramayarak sırrını ne kadar daha tutacağını merak etti, artık ona sahip olmuştu. bu doğru değil mi?

Ne? Birisi ona bir şey mi sormuştu? İkisi de cevabını beklerken Shinbe bakışlarını Sukiden Kyokoya kaydırdı.

Ne ile ilgili konuştukları hakkında hiçbir fikri olmadan güvenli çıkışa yöneldi, Neden, evet. Bence kesinlikle haklısın Suki. Eğer izin verirseniz gidip Toya ile konuşmalıyım. Bunu söyleyerek hızla kapıdan kaçtı.

Suki ve Kyoko kapının ardından kapanmasını izlediler ve ikisi de kıkırdadı.

Shinbe küçük yapının dışına çıktı ve çabucak duvara doğru yaslandı. Ellerini başının iki yanında serin ahşaba koydu ve alnını ahşap kaplamalara vurdu. Acı, zihnini boşaltmasına her zaman yardım ediyor gibiydi. Yalnızca, bu sabah bu daha yavaş oluyordu. Geçen geceden sonra duygularını kontrol altına alamıyordu. Şimdi her zaman olduğundan daha kötüydü.

Onu okşarsa, Suki kendisine vurabilirdi ama Kyokonun bedenine dokunduktan sonra bunu yapmak doğru değilmiş gibi geliyordu. Bundan sonra, kendi elini kesmek istemeden ondan başka kimseye dokunamamaktan korktu. Eşini seçmişti ve o bunu bilmiyordu bile.

Toya bir buçuk metre ilerde durmuş kardeşini izliyor ve ondan yayılan suçluluk dalgalarını hissediyordu. Koruyucu olmanın getirilerinden biri de etrafında olup biten şeyleri Kyokonun tabiriyle bir yalan dedektörü gibi hissedebilmendi.

Koyu kaşını kaldırarak,ne yaptın, yine Sukiyi mi okşadın? diyen Toya kardeşinin sesiyle ürktüğünü görünce kaşlarını çattı.

Shinbe, ürkmüş, koyu menekşe rengi gözlerini birden Toyaya çevirdi ve duvardan uzaklaşarak kendisini toparladı. HAYIR! Ben şey, bilirsin kendi kekelemesi karşısında kaşlarını çattı. Soğukkanlılığını bir kez daha kazanarak kendisini sakinleşmeye zorladı. Sesine bilgelik katıp Toyanın da aynı tavsiyeye uyacağını umarak, sadece dışarı çıktım, böylece gürültü yapıp akşamdan kalma Kyokoyu rahatsız etmeyeceğim, dedi.

Toya gırtlağının gerisinden homurdandı, hala nasıl sarhoş olduğunu bilmek istiyorum. Sanırım şimdi gidip öğreneceğim. Öfkeyle yanından geçerken Shinbe uzanıp sıkı bir şekilde kolunu tutunca durdu. Toya karşı koyan bir el hareketiyle öfkeli bir şekilde aşağı bakarak kardeşinin ne yaptığını sandığını merak etti.

Shinbe, Toyanın altın rengi gözlerine gümüş gölgelerin düşmesini izledi ve çabucak kolunu bıraktı. Kararlı bir sesle, yerinde olsam bunu yapmazdım, tabii zeminin tadına bakmak istemiyorsan, demeye cesaret etti. Toyanın uysallaştırma büyüsünü hatırladığını fark edince sırıtışını gizledi.

Toya, başlamak için bu hale gelmekten daha iyisini düşünmeyi öğrenmeli, diye mırıldanarak kapıya arkasını dönmeden önce kardeşine düşünceli bir bakış attı. Suki avcı silahlarıyla kapıdan çıkarak arkasında belirip kafasını vurunca aniden başını tutarak iki büklüm oldu.

Ah, bu da ne içindi? diyen Toya öfkeyle ona baktı.

Suki dikilip, ne için olduğunu biliyorsun der gibi ona baktı. Onu hiçbir zaman incitmeyeceğini bilerek aşırı koruyucu olma, deyip bakışlarına karşılık verdi. Kyoko bana geçen gece ne olduğunu söyledi.

Shinbe hayatının gözlerinin önünden geçmeye başladığını hissetti. Nefes almayı kesip Toyanın kendisini öldürmesini bekledi.

Suki devam etti, zamanın kalbinin diğer tarafındaki arkadaşları onu alkollü bir toplantıya götürmüşler, yaptığı etkiyi görmek için durdu, hiçbir şey içmemiş. Ama bunun yerine çok fazla meyve yemiş, ne var ki bunun çok güçlü bir alkole batırıldığını öğrenmiş, dudakları seğirdi. Ama o zamana kadar çoktan sarhoş olmuş.

Toya homurdandı ve içeri girip ona aptallığından dolayı bağırmak için döndü ama sonra yine Sukiden uyuşturucu bir darbe aldı.

Onu yalnız bırak, daha yeni uyumaya gitti. Ve bugün herhangi bir yere gidebileceğini sanmıyorum. Yani onu dinlenmesi için burada bırakmayı öneriyorum. Kristal tılsımı bir günlüğüne onsuz da arayabiliriz.

Neden çok tuhaf davrandığını merak ederek Shinbeye bakmak için döndü. Genelde öğlene kadar onu en az on kez okşamayı denerdi. Shinbe bu sabah iyi misin? yakınına gitti ve gözlerinin biraz daha parlak olduğunu görerek bakışlarını soluk yüzüne dikti.

Shinbe, Sukinin yüzüne yakın olduğunu fark edince hayata döndü. Hızla bir adım geriledi ve söylediği şey kafasına dank etti. Hafifçe iç çekip başını sallayarak, Suki aslında hayır, kendimi çok iyi hissetmiyorum, dedi. Numara yapmasına da gerek yoktu çünkü geçen geceden beri duyduğu rahatsızlık yüzünden gerçekten de aklını kaybedecekmiş gibi hissediyordu.

Toya, burnunu kardeşine doğru hışırdatarak, evet gerçekten de pislik gibi görünüyorsun. Belki Kyokoya göz kulak olman için seni burada bırakmalıyız, dedi. Sonra gözlerini ametist koruyucuya doğru kıstı. Ama eğer ona dokunursan bana söyleyecektir. Toya, uyarısının açık ve net şekilde duyulduğunu bilerek Sukiye döndü. Gidip Kamuiyi getirmek ister misin yoksa bunu ben mi yapayım? diye, silahını tekrar kafasında hissetmek istemeyerek sordu.

Suki omuz silkti, onu ben getireceğim. Sen, parmağını göğsüne bastırarak itti, dışarıda kal.

Shinbe, hasta olduğunu aklında tutmaya çalışarak gülmesini bastırdı. Bunu nasıl başarmıştı? Toya kendisi de bir koruyucu olarak, koruyucuların hastalanmadığını bilmeliydi en azından hiç böyle birisine denk gelmemişti. Yine de Kyoko ile kalma, bütün gün onunla yalnız olma fikri eh, bu cezbedicilik çok fazlaydı.

Shinbe, Suki Kamuiyi getirmeye giderken Toyanın arkasından öfkeyle bakmasını izledi ama dışarıda kaldı. Birkaç dakika sonra Kaen de Kyokonun kapısını dikizleyerek onlara katıldı. Shinbe, eğer başları belaya girerse Kaenin Kamuiye göz kulak olacağını biliyordu. Bir koruyucu için koruyucu, küçük kardeşine sık sık takılıyordu.

Shinbe, grubu gözden kaybolana kadar izledi. Bedeni ve zihninin sabahtan beri ilk kez gevşediğini hissetti. İç çekerek döndü ve Kyokonun uyuduğu barakaya geri döndü.

Kyoko yarı uykusundan canlanıp düşünceleri önceki geceye gitti. Kendi dünyasında sahip olduğu azıcık zamanı Tasuki ile geçirmeye çalıştığı partiye döndü. Bu dünya gerçekten çok fazla vaktini aldığı için onu özlemişti. Ona o kadar odaklanmıştı ki artık çok geç olana kadar meyvenin alkole batırılmış olduğunu hissetmemişti. Tasukinin başından beri bilip bilmediğini merak ederek suratını astı.

Heykelin oraya ya da buraya barakaya dönüşü hakkında çok şey hatırlamıyordu. Gerçi gördüğü rüyanın bir kısmını hatırlıyordu Shinbeyi. Kyoko uykuya dalıp tekrar uyanırken düşünceleri, uyanık olup olmaması önemli değilmiş gibi devam etti.

Shinbe, küçük gruplarının dışındayken, etrafındaki koruyucuların en eğlencelisi olduğu için ondan her zaman hoşlanmıştı. Ve denemesine bile gerek kalmadan kendisini her zaman güldürebiliyordu. Gerçi tek bir kadına bağlanacak tipte bir erkek değildi. Çok açıktı ki sorunları vardı. Ama son zamanlarda onu farklı bir açıdan görmeye başlamıştı.

Kyoko uykusunda döndü. Bu adil değildi. Toyaya karşı derin bir sevgisi vardı ama o duygularına nadiren karşılık veriyordu. Diğer taraftan, Shinbe artık başka bir meseleydi. Toya ona küçük şeyler için bağırırken Shinbe her zaman daha iyi hissetmesini sağlamaya çalışırmış gibi görünüyordu.

Adeta Toyanın davranışları kötüleştikçe Shinbe daha da tatlı bir hal alıyor gibiydi, ama bu arkadaşlıktan başka bir şey değilmiş gibi davranıyordu. Bazen onun hakkında meraka kapılıyordu ve büyük ihtimalle bu onunla ilgili rüyalar görmeye başlamasının nedeni buydu. Geçen geceye kadar rüyaları aklıselim içindeydi. Geçen geceki rüyası ise kontrol dışına çıkmıştı.

Toyanın onu kendince sevdiğini biliyordu ve muhtemelen onun için ölürdü de ama gerçek duygularını göstermeyi reddediyordu. Çok kolay öfkelendiğini ve ona patronluk taslamasının da onu önemsediği gerçeğini gizlemenin bir yolu olduğunu biliyordu. Bazen duygularını o kadar iyi saklıyordu ki neredeyse o bile inanacaktı. Yine de kendisini iki adamı kıyaslarken buldu. Her zaman Shinbe ve Toyanın yakınındaydı ve iki koruyucunun da iyi ve kötü yanları vardı.

Ne zaman rüyasında Toyanın onu öptüğünü görse bu hep yumuşak ve tatlı bir şekilde oluyor, yalnızca bazen ateşli bir hal alıyordu. Sıra Shinbeye geldiğinde ise bu her zaman farklıydı. Çok farklıydı. Shinbeyle ilgili rüya gördüğünde kendisini bir kadın gibi hissediyordu. Bu rüyalarında kendisinin hayal edemeyeceği yerlerini öpüyor ve bedenine, bu kadar iyi hissettireceğini hiç tahmin edemeyeceği şeyler yapıyordu.

Uykusunda iç çekti. Ama yalnızca rüya görüyordu Kyoko kıvrılarak top şeklini alıp geçen geceki rüyanın hatırasıyla ürperdi. Adam deli gibi sevişirken o altında titriyordu bu hatırayı düşünerek inledi. Shinbe ile ilgili böyle bir rüya görmek adeta Toyayı aldatmış gibi hissetmesine neden oluyordu.

Hayır! dedi zihninden, Toya hiçbir zaman benim erkek arkadaşım olmadı. Yani erkek arkadaşım yok ve bu zihnimde olduğu sürece istediğim her şeyi düşünebilirim rüyalarım da dahil.

Rüya çok tahrik ediciydi, öyle ki uyandığında eriyeceğini hissetti. Onu orada duvara yaslanmış, hiçbir şey olmamış gibi oturur görmesi tek başına bunun bir rüya olduğunu teyit etmesine yeterliydi. Kafasının içinde neler oluyordu? Bunu anlaması gerekiyordu. Shinbe asla kendisi gibi deneyimsiz, küçük bir kızı sevemezdi. Büyük ihtimalle bir gecede, kendisinin iki elinin parmaklarıyla sayamayacağı kadar kadına sahip olan bir dünya adamıydı. Başka bir şey düşünmeyi reddederek gözlerini kapatıp ovuşturdu.

Назад Дальше